Yılın Trendleri Neler Olabilir?

Burak Selim Şenyurt
7 min readFeb 16, 2022
Photo by María Ten on Unsplash

Bu yazıdaki öngörüler Muhammed Hilmi Koca, Tarık Çayır, Zehra Betül Meriç ve Tayfun Demir’in değerli katkıları ile hazırlanmış Yazılım Dünyasında 2022 Trendleri raporu için kaleme aldığım bölüme aittir. Raporda alanlarında birbirinden kıymetli yazarların harika öngörü ve tahminleri yer almaktadır. PDF haline de buradan ulaşabilirsiniz ;)

Üniversiteye bir etkinlik için gittiğimiz o gün değerli dostum Ercan yanında ilginç bir cihaz getirmişti. Sıra kendi sunumuna geldiğinde kısa süreli bir hazırlık yaptı. Salonun bir köşesine kolları epeyce geniş bodur bir T harfini andıran kara renkli cihazı yerleştirdi. Güç kablosu ve diğer bağlantıları yaptıktan sonra birbirini pek tutmayan mercekleri ile garip görünümlü şekilsiz bir robotu andıran aletin karşına geçti. Sahnedeki dev sunum perdesinde Ercan Hocanın boyuna, kollarının genişliğine göre şekillenen bir çöp adam belirdi. Sonra Ercan hocanın yaptığı hareketler cihaz tarafından algılanıp çöp adam da benzer şekilde hareket etmeye başladı. Karşıdan gelen toplara renklerine göre sağ veya sol eli ile uzanıyor arka arkaya seri puanlar alıyordu. O, ben ve salondaki öğrenciler epey keyiflenmiştik. Aslında Ercan Hocanın bu cihazı alma sebebi onun üstünde sevdiğimiz programlama dilini kullanarak çeşitli türden uygulamalar geliştirmek ve mümkünse bir ürün ortaya koymaktı.

Aradan çok değil en fazla on yıl geçti diyebilirim. Giyilebilir aksesuarların küçülüp hafifleyerek iyiden iyiye dijitalleşmesi, sanal ve artırılmış gerçeklik alanındaki ilerlemeler, neredeyse insan esnekliğinde hareket etmeye başlayan robotlar, otonom araçlar, dikine kalkıp inen mekikler derken sokak kapısının zili çaldı. Tabii ya o cumartesi günü karşı komşumuz bize misafirliğe gelecekti. Elde börekler, çörekler, kekler ve beyaz renk kocaman bir gözlük. Gözlük derken hafiften ağırca, internete doğrudan bağlı önünüze sanal dünyanın hazinelerini seren türden bir gözlük. Az düşünmemiştim alsam mı almasam mı diye. Derken hepimiz daldık bir hoş sohbete ve dakikalar ilerledikçe ilerledi. Sonra sıra gözlüğe geldi. Öncesinde eve ilk kez gelen bu yabancıya evin sınırlarını tanıtmamız gerekti. Salonun ortasındaki sehpayı şöyle bir kenara aldık. Gözlüğe çevresini tanıması için fırsat verdik. Türlü türlü hazırlığı zahmetsizce ve kolayca yaptıktan sonra en nihayetinde Mustafar gezegeninde Lord Vader ile karşılıklı iki kelam etme şansı buldum. Şöyle deli gibi lavın arasında kaloriferi yakmayı unutmuş olmanın verdiği soğuklukta karşılıklı bekleşiyorduk. Bana dik dik baktığı sırada “indir o elini aşağı” dememe kalmadı ışın kılıcını çekip üstüme doğru yürümeye başladı. Sen misin yürüyen… Çektim belimdeki keskin kılıcı tam ona doğru hamle yapmaya hazırlanıyordum ki saatim titreşti ve gözlüğün hemen sol alt köşesinde çıkan minik bir alkışla o gün attığım on bininci adımım için beni tebrik etti.

Ehem ehem…Evet sanırım bu yazının amacını biraz unuttum. Önümüzdeki yılın(ya da biraz geç kaldığımız için ilerleyen zamanların diyelim) trend teknolojileri veya uğraşıları hakkında bir şeyler söylemem gerekiyordu.

Şu bir gerçek ki yukarıda bahsettiğim yaşanmış senaryolar henüz birkaç yıllık. İnsanlığın uçmayı icat edene kadar dünya üzerinde geçirdiği süre düşünüldüğünde teknolojinin akıl almaz bir süratle ilerlediği gün gibi ortada. Hatta çoğu yenilik henüz endüstriyel anlamda kendini kanıtlamadan başka teknoloji hareketlerinin öncüsü olmakta. Bu bağlamda bir yıllık bir öngörüde bulunmak bana kalırsa çok zor. Yine de hangi alanlara doğru eğilim olacağını veya hangi alanlarda kendimizi yetiştirip hazırlamamız gerektiğini tartışmaya açabilirim. İşte başlıyoruz.

  • Siber Korumalar. Artık akıllanmayan cihaz kalmadı diyebiliriz. Neredeyse hepsi birbirine bağlanabilecek şekilde tasarlanıyor. Bu inanılmaz bir bilgi akışı demek. Lakin beraberinde getirdiği tehlikelerin de farkındayız. Bulunan ürünlerin zaman içerisinde yarattığı bağımlılıkların insan psikolojisi ve toplum üzerine ne denli etkileri olduğunu yeni yeni görüyoruz. Ayrıca dijital teröre doğru kayan siber korsanlığın giderek yaygınlaşması da söz konusu. Akıl sağlımızı korunmak adına sosyoloji ve psikoloji gibi alanlarda, dijitalleşmenin getirdiği tuzaklara karşı çözüm üretebilecek eleman ihtiyacının artacağına ve akademik çevrede bu konuların müfredata girerek uzmanlıklar haline gelmeye başlayacağına inanıyorum. Aynı sürecin özellikle dijital korsanlara karşı siber güvenlik alanında da olacağını düşünüyorum. Bir başka deyişle şirketlerin yazılım güvenlik ekiplerinin eğer yoksa siber korsanlarla da mücadele edebilecek yönde evrimleşmeye başlayacağını tahmin etmekteyim. Gerçekten siber korsanlar artık sıradan site saldırıları gerçekleştirmekten öteye geçti ve bağlanabilir tüm cihazları kırıp bilgi sızdıracak ya da daha çok hasar verecek etkilere neden olacak şekilde değişti. Özetle psikoloji ve güvenlik alanına hitap eden Siber Korumalar önümüzdeki yıla koymak istediğim iki kavram.
  • Metaverse(Evren Ötesi) Geliştirici. Girizgahta bahsettiğim senaryoya göre sanal ve artırılmış gerçekliğin en büyük sonuçlarından birisi de evren ötesi desek yeridir. Gerçi Evren Ötesi diye çevriliyor ama bana göre Öte Evren ya da Sanal Evren hatta İkinci Şans, Sanal Şans diye de çevirebiliriz. Nitekim doğrudan çevirmek etkisini anlamak açısından çok da yeterli değil. İnsanların sosyal dünyada var olurken farklı kimliklere kolayca bürünebildiğini hepimiz biliyoruz. Gün içerisinde ünlü bir düşünür, yazar, televizyon yapımcısı, radyo spikeri veya Barselona’ya tekrar dönüp ağları yine havalandıran Messi olmamız içten bile değil. Dolayısıyla insanlık için sanal bir evrende yeni bir kişilik bulmak, orada merkezi olmayan finansal hamleler yapmak, arsa ya da araba satın almak oldukça cazip görünüyor. Pek çok kaynakta okuduğumuz üzere Ready Player One filminde bahsi geçen evrene ulaşmaya az kaldı ve umarım oradaki gibi bir hayatı sürdürmek oyunlardan coin kazanmaya uğraşmak anlamına gelmez. Bu yeni oluşumun yazılımcılar için önemli bir fırsat kapısını da araladığı inancındayım. Nitekim metaverse içerisine ürün geliştirmek için farklı yazılım disiplinlerine ve hatta donanım bilgisine sahip olmak gerekecektir. Bu noktada her yazılımcının VR gözlüğüne sahip olması belki mümkün görünmüyor ama bununla ilgili emulator uygulamalar pekala gündeme gelebilir. Metaverse için özel olarak tasarlanmış birçok giyilebilir cihazın üretileceği ya da var olanların adapte edileceği de şüphesiz. Mekatronik mühendisliğinin daha da kıymetleneceği bir yıl bizi bekliyor gibi. Buna bağlı olarak önümüzdeki sene yazılımcıların metaverse içerisinde nasıl geliştirme yapılacağına dair çalışmalara girişeceğini de söylesek yeridir.
  • Remote Ürünler. Pandemi önümüzdeki yılda hayatımızda olmaya devam edecek gibi duruyor. Geçtiğimiz dönemde gördük ki pek çok firma işlerinin mümkün kıldığı mertebede uzaktan çalışma dönemine iyiden iyiye alıştı. Geçen yıl uzaktan çalışma tekniklerinde verimliliği artıracak şekilde birçok uygulamanın hızla gelişimine ve yenilerinin çıkmasına tanıklık ettik. Artık sahnenin uzaktan çalışanların sanal olarak bunu yapabileceği bir ortama dönüşeceğini söylesem sanırım kimse şaşırmaz. Söz gelimi bir çevik metodoloji geleneği olan günlük özet toplantısını, güneş gözlüğü ağırlığında bir cihazla evinizde ama ofisin içinde ayakta yapabildiğinizi düşünün. Bir başka deyişle Teams, Zoom, Webex ve benzeri uygulamaların giyilebilir teknolojilerle entegre edilecek türde evrimleşeceğini öngörüyorum. Diğer yandan uzaktan çalışanlar evde bilgisayar başında çok daha fazla vakit geçirmeye başladılar. Bunun verdiği rahatsızlıkların önüne geçmek adına şirket için oyunlaştırma tabanlı aktivitelere yönelik uygulamaların giderek zenginleşeceği inancındayım. Çalışanların motivasyonlarını yüksek tutmak adına yeni ürünler için iyi bir pazar var diyebilir miyiz? Tabii iskelet sistemlerimizin bu uzun çalışma süreleri sonrası meslek hastalıklarına dönüşecek olması da ürkütücü bir gerçek. Bu sorunla ilgili olarak mimar ve mühendislerin sağlık sektörü ile hareket ederek konsept çözümler ortaya koyması pekâlâ mümkün olabilir. Bilgisayar kamerası veya kol saati gibi aygıtların yorgunluk belirtilerini algılayıp ara verdirmek için uğraşacak uygulamaları tetiklemesinden, bir süre ayakta kod yazmamızı sağlayacak çalışma masalarının çoğalıp yaygınlaşmasına kadar birçok yardımcı söz konusu olabilir.
  • İç Girişimcilik. Senenin son zamanlarında finans piyasaları inanılmaz bir hareket içerisinde. Döviz altın gibi finansal enstrümanlardaki inanılmaz sıçrayışları hep birlikte gördük, hissettik. Bu dış pazarlara daha çok yazılım ürünü sunmak için iyi bir fırsat olabilir. Özellikle kalabalık nüfusa sahip yazılım firmalarının iç girişimcilik programlarına daha fazla yatırım yapacağını ve yurt dışına satılabilecek ürünler için yeni inisiyatifler başlatacağını düşünmekteyim. Başlatmayanlar varsa da geç kalmadan başlatsınlar derim. Gerçekten her şeyin dijitalleştiği, birbirine bağlandığı ve akıllandığı bir ortamda iyi fikirlerin yazılım teknolojileri ve cihazlarla birleşip pazara çıkması şirketler açısından oldukça kritik. Bu fikri sahiplenen firmalar büyük ihtimalle doğru pazarlara doğru fikirlerle girmek isteyecektir ve işte bazı problemler de burada baş gösterecektir. Zorlaşan hayat şartları sebebiyle motivasyonu giderek azalan çalışanlarınızdan iyi fikirleri nasıl toplar ve bunların ürün haline getirilmesi için çıkılan yolda onları nasıl desteklersiniz? Mali açıdan bu yol haritasına gücü yeten firmaların ürünleşme ile ilgili olarak yeni takımlar oluşturacağı ve hatta danışmanlıklar almaya başlayacağı bir seneye girmiş olabiliriz. Hali hazırda bu işle uğraşan danışmanlık firmalarına daha çok iş çıkacağını düşünüyorum.
  • Rust. Gelecek yılla ilgili beklentilerimde programlama dillerine değinmezsem elbette olmaz. Dünya çapında kod tabanının çok büyüdüğünü, yüzlerce servisten oluşan sistemlerin iş hattında faal olarak kullanıldığını, yaşı geçmiş monolitik ürünlerin değiştirilerek yeni nesil mimari altyapılar üzerine oturtulduğunu, cihaz odaklı geliştirmelerin ön plana çıktığını uzun süredir görüyoruz. Ancak ortada anlaşılması kolaylaşacağına giderek zorlaşan, daha iyi yetkinlikler gerektiren, birkaç değil bazen onlarca yardımcı araçla desteklenen, sürekli takip bekleyen sistemler dolaşmaya başladı. Üstelik gözden kaçırdığımız teknik borçlar da halen daha yeterli ölçüde yönetilemiyor ve artma eğilimini sürdürüyorlar. Yazılımlarımız böyle bir dünya içerisindeyken bazı yerlerde performans artırımı için farklı dillerle çözümler üretiliyor. Go bu noktada belki de en çok öne çıkan dillerden birisi ancak ben son yıllarda Rust’ın koşar adım geldiğini görüyorum. Benim de uğraştığım bir dil olan Rust’ın öğrenme eğrisi epey zor ancak sistem programlama, oyun motoru geliştirme, gömülü cihaz uygulamaları üretme ve performanslı web çözümleri hazırlama gibi alanlarda kendisini hissettiriyor. Şayet üniversitenin son yıllarında bir öğrenci olsam Rust’ı mutlaka öğrenmeye bakardım. Gerçekten domain odaklı yazılım geliştirme bir yana böylesine güçlü bir programlama dilini öğrenmek yetkinlikler açısından son derece kıymetli.
  • Yapay Zekâ Destekli Mikro Eğitim. Bir yetkinlikler furyasıdır alıp başını gitti. İçinde bulunduğumuz dünya her zaman bizden daha iyi olmamızı bekleyen performans metrikleri üzerine inşa edilmeye devam ediyor. Sonuç her şeyi acele bir şekilde öğrenmeye çalışarak çok yönlü olmayı bekleyen insanların artması. Hatta nerdeyse gece yatıp sabah kalktığımızda herhangi bir konuda uzmanlaşabilelim derdindeyiz desek yeridir. Neo gibi birkaç saniyede kung fu öğrenmek için metaverse yeni bir alan yaratacak bunu biliyoruz ama henüz vakit var. Eğitimin mikro seviyelerde tasarlanarak işletilmesi uzun zamandır gündemde olan bir mevzu ancak çok yönlü olmak adına en doğru yetkinliklerin tespiti ve bunlar için gerekli yol haritasını çizecek araçlar gerekiyor. Keza birey olarak bu hıza yetişmemiz pek de mümkün değil. Tüm alışkanlıklarımızı takip ederek karakterimize uygun enstrümanları karşımıza çıkaran yapay zekâ gibi olguların mikro eğitimler için destekleyici olarak uygulanabileceği bir yıl söz konusu olabilir. Var olan yetkinliklerimizi çeşitli algılayıcılar ile öğrenen ve hangi alanda ne gibi eksiklerimiz olduğunu ve artırmak için nasıl bir patika izlememiz gerektiğini belirtecek sistemlerin hem de bulut tabanlı olarak pazara sokulacağı bir eğitim dünyasına adım atabiliriz.

Tamamen kişisel gözlemlerim çerçevesinde hazırladığım ve herhangi bir bilimsel dayanağı olmayan bu öngörülerim önümüzdeki bir sene içerisinde olmasa da gelecek yıllarda etkisini daha çok hissettirebilir. Yine de 2022 farklı başlangıçlara gebe bir yıl olacak gibi duruyor. Her ne kadar yazı boyunca metaverse geliştiricisi, siber koruma, rust vs dediysek de bazılarımızın an itibariyle kodlarına dönmesi ve bir şeyleri debug edip üretim ortamında oluşan problemlerle ilgilenmesi gerekiyor. Sözün özü yenilikler çok cezbedici alanların yolunu açacak belki ama bir yazılımcı günündeki rutin çalışmalar da devam edecek.

Sağlık, sıhhat yanınızda olsun efendim.

--

--

Burak Selim Şenyurt

Matematik Mühendisi, MBAci, eski MVP, blogger(buraksenyurt.com) ve öğrenmeyi seven meraklı bir programcı.